LGBTİ mahpusların üretimleri sergileniyor

8. Trans Onur Haftası kapsamında düzenlenen “Beni Bırakma” sergisi, LGBTİ mahpusların içerideki gündemini dışarıya taşıyor. Hapiste LGBTİ ağı tarafından yapılan sergide mahpusların gönderdiği çeşitli işler yer alıyor.

aynurana

Aynur Tekin  atekin@gazeteduvar.com.tr

İSTANBUL – İsmini bir LGBTİ mahpusun mektubundan alan ‘Beni Bırakma’ Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği/Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği ve Kadınlarla Dayanışma Vakfı işbirliğiyle düzenleniyor. Bugün (26 Haziran 2017) başlayan sergi 2 Temmuz Pazar gününe kadar 13.00 –18.00 saatleri arasında Boysan’ın Evi’nde görülebilecek.

5 Eylül 2015’te trafik kazasında hayatını kaybeden LGBTİ aktivisti Boysan Yakar’ın evi bir süredir sivil toplum kuruluşları ve öğrenci kulüpleri için etkinlik alanı sağlıyor. Sergi ekibinden Metin Akdemir, ‘Bu sergiyi Boysan’ın Evi’nde yapmak bizim için çok önemliydi. Boysan, Zeliş ve Mert ile buluşmuş gibi hissediyoruz’ diyor.

Üç derneğin özgücüyle gerçekleştirilen serginin çıkış noktası, cezaevindeki LGBTİ’ler için bir alan açmak ve görünürlük sağlamak. Sergi ekibinden Hilal Başak Demirbaş, Demhat Aksoy ve Metin Akdemir ile bir araya geldik ve sürecin başından bu güne ‘Beni Bırakma’yı konuştuk.

Öncelikle sergiyi düzenleyen Hapiste LGBTİ ağından bahsedelim. Ağ hangi dernekleri, inisiyatifleri kapsıyor ve neler yapıyor?

Hilal Başak Demirbaş: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, uzun zamandır cezaevindeki LGBTİ bireylerle ilgili hak ihlalleri takibi ve görünürlük çalışmaları yapıyor. Bu kapsamda 2012 yılından beri özel ihtiyacı olan mahpuslar için oluşturulan ağa  LGBTİ’lerle çalışan sivil toplum örgütleri, oluşumlar, aktivistler, eski LGBTİ mahpuslar gibi farklı kesimlerden oluşan bir katılım var. Her sene bir atölye yapıyoruz ve sorunları konuşuyoruz. Belli gündemlerimiz oluyor. Bu gündemlerden bir tanesi de sergi yapma fikriydi. Bunun için küçük bir ekip oluşturduk ve CİSST (Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği), Pembe Hayat ve KADAV olarak işe koyulduk. Yani bu sergi üç derneğin ortak çalışması. Yer olarak da Boysan`ın Evi`ni kararlaştırdık. Sonrasında daha onur haftaları sergilerinde deneyimi olan Metin (Akdemir) bize dahil oldu.

Peki sergi fikri nasıl ortaya çıktı?

Demhat Aksoy: CİST`in yaptığı hapiste LGBTİ toplantısına, Pembe Hayat adına ben de katılmış ve sergi önerimi paylaşmıştım. Bu toplantıda görünür olamamak en çok üzerinde durduğumuz başlıklardandı. Cezaevleri görünürlüğü olan yerler değil; hele ki LGBTİ hareket açısından. Biliyorsunuz son dönemlerde sergi yapmak biraz popüler bir şey oldu; ama gerçekten etkili bir yol. Mesela ben onur haftası sergilerini dört gözle beklerim. Çünkü insanlar buralarda bir şeyleri görme ve anlama fırsatına erişebiliyorlar.

Cezaevlerinde yaşanan o kadar çok sorun var ki bunu medyaya yansıtamıyoruz, LGBTİ hareketinin ya da birlikte iş yaptığımız kadın örgütlerinin gündemine sokamıyoruz. Bu sebeple görünür bir iş yapalım dedik. Cezaevinden gelen mektupları sergilemek istememizin sebebi de bu. İnsanlar mektupları kendi gözleriyle görsün ve okusun istiyoruz. İşlerin görünüşleri ya da profesyonel olup olmamaları birinci önceliğimiz değil; çünkü bütün bu işlerin manevi değeri çok büyük.

Bir cevap yazın